30 Temmuz 2012 Pazartesi

çılgın haftasonuuuu yihhuu


  Şimdiye kadar hiç yapmadığımız bir şekilde değerlendirdik geçtiğimiz haftasonunu.Gerçekten çok zevkli ve heyecanlıydı.bir o kadar da yorucu.Arkadaşlarımız Bayar ve eşi Evrim'le cuma akşamı aniden ertesi gün Aras şelalesine gidip,ketenli  yaylada kamp yapmaya karar verdik.Daha önce hiç kamp yapmadığım için bu beni çok heyecanlandırdı tabi.cumartesi öğleden sonra alışverişimizi yaptıktan sonra düştük yollara..Bayar ve Evrim,gezmeyi çok seven eğlenceli bir çift.seviyoruz onları :) daha önce şelaleye gitmelerine rağmen sağolsunlar bizi de götürüp onca yolu bizimle birlikte tekrar tırmandılar.birlikteyken eğlenilen insanlarla harcanan vakit oldukça keyifli geçiyor...







Yer yer kar ve buz kütleleri var şelalenin etrafında.yükseklik 1700m ve buz tabakaları çok kalın,şıp şıp eriyorlar tabi yine de...


O çıkışa nazaran iniş daha kolaydı elbette..şelaleyi gördük,serinledik,çapada çupada oynadık sularla,bi can geldi bize,mutlandık doğal olarak :))



Manzara şahane,hava mis gibiydi.her ne kadar yüksek basınç ve az oksijen biraz başımızı ağrıttıysa da,her şeye değerdi.Yaşadığım şehir diye söylemiyorum bursa bi başka güzel...1 saat yol gidiyorsunuz,doğanın kucağındasınız.Aras şelalesi Uludağ'ın kar sularının aktığı bir şelale.Soğukpınar köyünün içinden geçip Ketenli     Yaylasına gidiyorsunuz ve yaklaşık 1,5 saatlik zorlu bir tırmanıştan sonra şelaleye varıyorsunuz.Şelaleye giden yol baya yorucu ama çıktıktan sonra çektiğiniz zorluğa değdiğini görüyorsunuz zaten.çıkarken ne kadar terliyorsanız vardığınızda bir o kadar serinliyorsunuz.şelalenin buz gibi suyu ve havası kızgın kumlardan serin sulara etkisi yaratıyor bünyede :)




İndikten sonra kısa bir atıştırma faslı yaptık ve çadırlar kurulmaya başlandı.






Sıcacık kamp ateşi ve keyifli bir muhabbet tüm yorgunluğumuzu aldı.İlerleyen saatlerde hava baya soğudu ama hiç şikayet etmedik çünkü gece hava o kadar sıcak ki şehirde,uyumakta güçlük çekiyoruz..soğuk havayı hepimiz özlemişiz.kapkaranlık gecede hiç bir ışıklandırma olmayınca etrafta pırıl pırıl yıldızlar bi başka görünüyor,bi başka parlıyor.her ne kadar başlarda bana denk gelmese de sonradan bir kaç tane yakaladığım kadarıyla çok zevkliydi kayan yıldızları izlemek.




Planımız bu gezileri arttırmak..herşeyden uzaklaşıp değişik aktiviteler yapmak çok iyi geldi.sanki tatile gidip gelmiş gibi hissediyorum kendimi.gerçi bacaklarımda inanılmaz acılar var cumartesiden beri yürümekte biraz zorlanıyorum :))) burdan sevgili arkadaşlarımız Evrim ve Bayar'a tekrar teşekkür ediyoruz bu güzel haftasonu için..








Mis gibi bi yaz yemeği!

 
     Tam hevesle başlamışken araya giren hayat gaileleri sebebiyle uzak kaldım buralara...Dönüşü de hepimizin sevdiğini düşündüğüm yemek konusuyla yapmaya karar verdim.Yaz geldi mi mideler hafif yiyeceklere yönelir,soğuk yemekler,dolayısıyla zeytinyağlılar daha bi ön plana çıkar.Sizi bilmem ama ben otçul bir insan sayılırım :) çok severim sebze yemeklerini yapmayı da,yemeyi de..Birbirinden güzel sebzelerin arasında da semiz otu favorilerimden biridir.Her ne kadar eşim çok sevmese de hatırım için yiyor sağ olsun yaptığım zaman :)) Geçen gün yaparken fotoğrafladım sizin için.



1 bağ semiz otu için yaklaşık 2 yemek kaşığı (ben az yağlı tercih ediyorum) zeytin yağına 1 orta boy soğan doğrayıp temizlenmiş,yıkanmış ve doğranmış otları tencereye koyup kapağını kapatıp 1-2 dk. hiç su koymadan kısık ateşte pişiriyorum ki otlar biraz yatışsın tencerede.daha sonra üzerine 1/2 çay bardağı kadar pirinç (istenirse pilavlık bulgur da konulabilir) ve küp küp doğranmış 1 orta boy domates doğruyorum(ben bir önceki günden kalan azıcık pilavımı kullandım değerlendirmek için) ocağı min. seviyeye getirdikten sonra yine hiç su koymadan ve karıştırmadan otlar ve pirinçler pişene kadar pişiriyorum.Kapatmadan 1-2 dk önce de tuzunu ekliyorum.


  Semiz otu çok çabuk pişen bir ot olduğu için en geç 15 dk.da hazır oluyor bu yemek.Su koymamamın sebebi semiz otunun çok su salan bir sebze olması.Bir de tadını ve vitaminlerini seyreltmek istemiyorum tabii ki.Yine çok yumuşak oldukları içim karıştırmıyorum servis edene kadar böylece yemek hem bulamaç gibi olmuyor hem de sebze daha diri kalıyor.



  Üzerine biraz yoğurt,yanına da bol limonlu nar ekşili bir mevsim salatası oldu mu tadından yenmiyor yahuuu...


18 Temmuz 2012 Çarşamba

makyaj çantasıııı

  Hepimizin hayati organı sayılır makyaj çantası.Günlük hayatımda ağır makyaj yapmayı,kat kat fondöten pudra vs. sürmeyi sevmeyen biriyim.Cildimi çok havasız kendimi de çok rahatsız hissediyorum.Herhangi bir sebeple elimi yüzüme sürdüğümde makyaj kalıntısı görmek hoşuma gitmiyor.Ama bu elbette yeri geldiğinde bu malzemeleri de kullanmadığım anlamına gelmiyor elbette.Özel günlerde mutlaka fondöten ve kapatıcı kullanıyorum porselen gibi bir cilt sahibi olmadığım için :(

  Kendi makyaj çantamı sizin için deştim ve çıkanları paylaşmaya karar verdim.Memnun olduğum ürünlere özellikle not düşeceğim sizin için...Başlayalım o zaman..

İlk olarak makyajda çok önemli olduğunu düşündüğüm mascara ile başlamak istiyorum


 Lancome'un meşhur Hypnose Drama'sı bir çok kişi gibi benim de favorim.Kesinlikle akma bulaşma gibi bir problem yaşamıyorsunuz.Fırçası da en ince ve kısa kirpikleri dahi yakalıyor ve gözünüzü çerçeveleyen o güzelim kirpikleriniz dolu dolu ve sık bir görünüme kavuşuyor.Ben bu maskarayı yanında Lancome Khol siyah göz kalemi ve vişne çürüğü rengi mini bir ruj ile üçlü set olarak aldım tekin acar'dan.(3'lü set fiyatı 75 TL idi)


  Gelelim allıklara;



Lancome Blush-Subtil allık...Şeftali tonlarında hafif bir pırıltısı var ve tüm gün yüzünüzden dağılmadan,uçmadan makyajınzı tamamlıyor.Çok memnunum kendisinden.Genelde şeftali tonlarında allık kullanmayı tercih ediyorum ama elbetteki pembe allıksız da olmaz;



  Nouba markası sadece Kağan parfümeri mağazalarında satılıyor.Pembe renkli Blush on Bubble allık da oldukça hoş bir renk bırakıyor yanakta ve tüm gün kalıcı.Yalnız kullanırken allık fırçanıza fazla almamaya dikket edin renk yoğun çünkü.Hafif hafif alırsanız fırçanıza istediğiniz tonu bir kaç adımda yakalarsınız.Markayla ilgili bilgi sahibi olmak ya da diğer ürünlerini de görmek isterseniz buyrun...

  Gelelim benim makyajda vazgeçilmezlerimden biri olan eye liner'a.Son zamanlarda genelde kullandığım siyah göz kaleminin yerini Loreal'in bu kullanışlı eye liner'ı aldı.Ben eye liner'ı özellikle bu sıcak yaz günlerinde göz kalemine tercih ediyorum.Kalem kısa süre sonra dağılıyor ya da şekli bozuluyor ama eye liner nasıl sürdüyseniz öyle kalıyor.Özellikle bu  Super Liner Carbon Gloss...


   Daha önce farklı markalardan bir çok eye liner denedim ama benim son noktam budur.daha da vazgeçmem.çok rahat sürülüyor ve şekil verilebiliyor.Şiddetle tavsiye ederim benim gibi eye liner severlere...


 Belki inanmayacaksınız ama ben son 1 yıla kadar neredeyse hiç ruj kullanmazdım.Sürerdim,kısa süre içinde yerdim.Tazelemezdim de hiç.Ruj benim vazgeçilmezim değildi makyajda.Bir de benim kendi dudak rengim biraz koyu oldugu için görüp beğendiğim rujlar denediğimde pek güzel görünmüyordu gözüme.Ama bu aşağıdaki iki ruj artık benim favorim!


Loreal Paris Causee serisinden mauve cherie,102 numara.çok tatlı mat bir pembe.Hem yaz hem kış renklerine rahatlıkla uydurabilirsiniz.


Maybelline New York,wooden brown 745 numara,mat.Bu ruj da çok doğal bir renk ve görünüm veriyor.Pırıltılı rujlarda hoşlanmıyorum gördüğünüz üzere :)


Ve tabii ki kırmızı...Fazla kullanmasam da seviyorum kırmızı ruju.Watsons'larda satılan Rimmel 164 numara tantrum.Kırmızı tonu çok güzel ama biraz dağılıyor.Çok çok dikkatli olmak lazım hem sürerken hem de sürdükten sonra kullanırken..


 Geldik farlara.Far da çok kullandığım bir malzeme değil.Özellikle yaz aylarında...Tekli yeşil far Maybelline 530,haki.4'lü Avon,Pink Sands,çok seviyorum renklerini.En sağdaki de mat füme,Nivea.


  4'lü ve 2'li farlar da Nouba.4'lü olan kahve,haki,dore tonları,628 numara.2'li olan ise pırıltlı antrasit ve çok çok açık bir pembe tonu.25 numara.



   Bu da ara sıra kullandığım fondötenim işte.Loreal Infallible serisinden,140 numara.Bu fondötenden de memnunum.yüzde rahatsız edici kalın bir tabaka oluşturmuyor ve 16 saate kadar kalıcılığı var.Parlama da yapmıyor.

   Evet benim kıymetlilerim bunlar :) ya genelde eye liner,allık,maskara üçlüsüyle makyaj yapsam da diğerlerini de ara sıra kullanıyorum işte.Herşeyde olduğu gibi insan makyajda da alışkanlıklarından vazgeçemiyor.Farklı bişey yapıp aynaya baktığımda ben değilmişim gibi geliyo ama ara ara değişiklik de lazım.Bi öyle bi böyle yapıyoruz bişeyler işte...:)

 Mutlu günler olsun hepinizeeeee!!!!



15 Temmuz 2012 Pazar

Şeker Hamurlu Kurabiyelerim

  Geçtiğimiz 1 yıl süresince hem işsizliğin verdiği sıkkınlık ve bıkkınlıkla hem de yeni evli olmanın verdiği hevesle mutfağa verdim kendimi.Yeteneklerimi denemek istedim.Sonuçtan da memnun kaldığımı söyleyebilirim genel olarak ;) Ne yapsam da vaktimi değerlendirsem ne yapsam da birşeyler üretsem diye düşünürken aklıma hem göze hem damağa hitap eden şeker hamurlu kurabiyeler geldi birden.Dedim bi araştırayım bakalım nasıl yapılır malzemeleri neler falan bulduğum tariflerden seçtim bi tanesini düştüm çarşı yollarına malzeme listemle birlikte...Alışverişimi de yaptıktan sonra sıra geldi denemeye.Oldukça eğlenceli olduğunu söyleyebilirim.Elbette ben kendi kendime yapmaya çalıştığım ve tekniklerini çok iyi bilmediğim için hamuru renklendirme kısmında zorlandım biraz.





Tabi ben bunları yaptığım dönemde aklımda blog açma fikri olmadığı için tüm ayrıntıları kare kare fotoğraflamamıştım.Ama benim gibi bu işlere meraklı olanlarınız varsa diye şeker hamuru tarifini nerden bulduğumu paylaşayım sizinle hemen buyrunuz ... Ayşe Yaman butik pasta ve kurabiye yapımı ile ilgili bir çok konuda gerçekten çok başarılı.Yaptıklarını görünce hak vereceksiniz bana.Kendisi gayet güzel anlatmış hamurun yapımını sağolsun tek denemede ideal hamuru hemmen ortaya çıkarıverdim ben de!




Bunlar da kurabiyeye dönüşmüş halleri.Hamurun altındaki kurabiye tarifini şu anda ismini hatırlamadığım başka bir siteden bulmuştum.Tarçınlı-tereyağlı ağızda dağılan oldukça başarılı bir hamur.Onu da tarif defterimden bulup paylaşırım sizinle yakında ;)


Olympia Le-Tan'in Kitap Görünümlü Portföyleri

   Son zamanlarda başını alıp yürüyen,farklı bir trend book-clutch kullanmak.Olympia Le-Tan tasarımı kitap görünümlü kumaş kaplı portföyleri bir çok moda dergisinde hollywood yıldızlarının ellerinde görebilirsiniz...






Catcher In The Rye,Moby Dick gibi klasikleşen eserleri bu çantalarda mütemadiyen elinizde gezdirebilirsiniz..Siz de benim gibi bu şeker şeyleri nerden bulurum,nasıl alırım derseniz http://www.olympialetan.com adresinden tüm koleksiyonu görebilirsiniz.Tabi bendeniz bu tatlı portföylerin fiyatlarının ortalama 1085 euro olduğunu görünce büyük bir hayal kırıklığıyla sadece siteyi en  ince ayrıntısına kadar incemekten öteye gidemedim.Derseniz ki kimmiş bakalım bunları kullanan starlar diye buyrun bu da size cevabım olsun;









Natalie Portman biraz kilo mu almış ne?Belki de hamilelik dönemi fotosudur bilemedim şimdi...